Pankreasın malign potansiyel taşıyan kistleri pankreasın kistik neoplazmları olarak adlandırılır (PKN). PKN lar tüm pankreas kistlerinin %50 sini oluşturur. Bu ayrım tedavi seçiminde önemlidir. Neoplazik kistlerde genellikle cerrahi tedavi gerekirken, non-neoplazik kistlerde semptomatik tedavi yeterli olabilir.
PKN ların büyük bir çoğunluğu belirti vermez ve başka bir amaçla yapılan inceleme sonrasında tesadüfen saptanırlar. Hastaların bir kısmında pankreatit, sarılık, karın ağrısı, karında şişkinlik hissi ve erken doyma gibi belirtiler görülebilir.
Pankreasın kistik hastalıkları aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir;
Neoplazik kistler
– Seroz kistadenoma
– Müsinöz kistik neoplazm
– Intraduktal papiller müsinöz neoplazm (IPMN)
– Kistik endokrin neoplazm
– Kistik dejenerasyon gösteren duktal adenokarsinom
Non-neoplazik kistler
– Psödokist
– Organize pankreatik nekroz
Seröz kistadenomlar (Seröz kistik tümörler):
Seröz kistik tümörler 4-5cm üzerinde bir büyüklüğe ulaştıklarında ağrı oluşturabilir ve beden muayenesi sırasında ele gelebilirler. Seröz kistadenomlarda tedavi şeklinin seçiminde hastalığa ait klinik belirtilerin olup olmaması önemlidir. Malign dejenerasyon (kanserleşme, seröz kistadenokarsinom) son derece nadirdir. Hastada bir yakınmaya neden olmayan ve herhangi bir komplikasyon gelişmeyen seröz kistadenomların belirli aralıklarla takip edilerek izlenmesi yeterlidir. Semptomatik vakalarda kistin pankreasta yerleştiği kısma göre tedavi planlanır.
Müsinöz kistik neoplazmlar:
Müsinöz kistik neoplamlar US, BT, MRI ve EUS de genellikle tek ve büyük bir kist veya içinde geniş bölmeler olan geniş bir kistik yapı şeklinde görülür. EUS ile kist içinden sıvı örneği alınarak incelenebilir ve mümkün olan vakalarda sıvı boşaltılarak kist hacmi küçültülebilir. Kist sıvısının incelenmesiyle hastaların 1/3 inde malign dönüşüm varlığı anlaşılabilir. Kist sıvısının temiz gelmesi malignite varlığını kesin olarak uzaklaştırmaz. Bir müsinöz kistik neoplazmda aşağıdaki bulguların varlığı malign dönüşümü düşündürmelidir;
– Kistin 5cm den büyük olması
– Kist duvarını kalın ve düzensiz yapıda olması
– Kist içinde ve duvarında küçük kitleciklerin bulunması
– Kist duvarında kireçlenme (kalsifikasyon) varlığı
Müsinöz kistik neoplazmlar malignite gelişme riski nedeniyle (%10-40) cerrahi olarak çıkarılmalıdır. Cerrahi tedavi düşünülmeyen vakalarda hastanın yakın takibi önemlidir. Müsinöz kistik neoplazmlar genellikle pankreasın kuyruk bölümünde yerleştiklerinden pankreasın bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması genellikle yeterli olur. Bazı vakalarda birlikte dalağın da çıkarılması gerekebilir. Malignite geşilen olgularda pankreas ve çevresindeki dokular tümüyle çıkarılır.
Intraduktal papiller kistik neoplazm (IPMN):
Akut pankreatit sonrasında hastaların %15 inde pankreasta kistler oluşabilir (Bkz. Akut pankreatit). Bazı vakalarda akut pankreatit veya travma öyküsü bulunmayabilir. Psödokistler kronik pankreatit seyrinde de gelişebilirler. Pankreatik kanalın hasarlanması sonucunda pankreas dokusu içine sızan pankreas sıvısının bir kapsül içinde sınırlanarak birikmesi sonucunda oluştukları kabul edilir. Kapsül duvarındaki hücreler epitel dışı hücrelerden oluşur. Kapsülün bağ dokusu ile güçlenerek psödokist oluşması için en az 4 haftalık bir süre gerekir. Psödokistler pankreatik kanalla ilişkili olduklarından kist sıvısında pankreas enzimleri (amilaz ve lipaz) yüksek seviyede saptanır. Bazen tüm pankreası kaplayacak büyüklüğe ulaşabilirlerse de genellikle 2-8cm çapında olurlar.Pankreatit geçiren hastalarda serum amilaz düzeyleri normal seviyelere inmediğinde ve karın ağrıları devam ettiğinde psödokist gelişmiş olabileceği düşünülerek gerekli incelemeler yapılmalıdır.
Akut pankreatit sonrasında oluşan psödokistler hastaların büyük bir kısmında (%85) genellikle 6 hafta içinde kendiliğinden geriler. Bazı vakalarda bu düzelme 2 yıla kadar uzayabilir. 8 hafta sonrasında kaybolmayan kistlerde kendiliğinden düzelme çok nadirdir. 4cm den küçük olan pankreas psödokistleri genellikle spontan (kendiliğinden) kaybolur. 6cm den daha büyük kistlerde ve kronik pankreatiti olanlarda bu olasılık daha düşüktür. 6cm den küçük psödokistlerin %40 kadarında kistin drene edilmesine (boşaltılmasına) gerek duyulur. Pankreatit sonrasında psödokist gelişen vakalar düzenli aralıklarla takip edilir. Prensip olarak, ağrı yapmayan, enfekte olmayan ve komşu organlara bası belirtileri vermeyen psödokistlerin izlenmesi tavsiye edilir. Kendiliğinden gerilemeyen, ağrı ve şişkinlik gibi yakınmaların oluşmasına yol açan veya kanama ve enfeksiyon gibi komplikasyonlar gelişen psödokistler endoskopik, radyolojik ve cerrahi yöntemlerle boşaltılarak (kist drenajı) tedavi edilebilir. Psödokistler pankreasa komşu organlara bası yaparak başka belirtiler de oluşturabilirler. Drenaj öncesinde kist duvarının olgunlaşması için en az 4-6 hafta beklenmelidir. Daha az invaziv olması ve düşük komplikasyon oranı nedeniyle endoskopik yöntemler tercih edilmelidir. Endoskopik yöntemlerde kist mideye ağızlaştırılarak (transmural yol, kistogastrosktomi) veya pankreatik kanal yoluyla kist içine bir kateter yerleştirilerek (transpapiller yol) kist sıvısının mideye veya barsağa boşalması sağlanır. Endoskopik yöntemle boşaltılamayan kistlerde cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi yöntemle boşaltmada kist mide veya ince barsağa ağızlaştırılarak boşalması sağlanır Bazı vakalarda psödokistlerin içindeki sıvı enfekte olarak hayati tehlike oluşturabilecek bir tablo yaratabilir. Bu durumda kistin biran önce boşaltılması gerekir.